25 Şubat 2011 Cuma

Katı gıda obeziteye davetiye çıkarıyor.....

 Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, ABD’de Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan bir araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığının tespit edildiğini söyledi. Zengin, anne sütünün hem anne hem de bebek için yararlı olduğunu belirttİ.
Anne sütünün hastalıkları azalttığını, herhangi bir nedenle hastalık olduğunda iyileşmesini desteklediğini ifade eden Zengin, "Annelere 2 yaş dolana kadar bebeklerini emzirmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü 6 aylık olana kadar bebeklere sadece anne sütü verilmesini öneriyor. Bu süre içinde verilmesi gereken tek destek demir ve D vitaminidir" dedi.
Anne sütünün bebekler için mükemmel bir gıda olmasının yanı sıra aynı zamanda onlar için bağışıklık sistemini güçlendiren bir aşı gibi de işlev gördüğünü dile getiren Zengin, anne sütü emen bebeğin daha az hastalandığını, anne sütünün ishalli hastalıklara, solunum yolu enfeksiyonlarına, orta kulak iltihabına, şeker ve astım gibi hastalıklara karşı bebeği koruduğunu bildirdi.

KATI GIDALAR VERİLEN BEBEKLERDE OBEZİTE GÖRÜLME RİSKİ ARTIYOR

Zengin, kısa süre önce de Boston Çocuk Hastanesi ve Harvard Üniversitesi’nce bebekler üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarının da anne sütünün önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığı tespit edildi. Bugün bazı anneler 4 ay dolmadan patates, elma, armut gibi katı gıdaları ezerek bebeklerine veriyor. Bu bebeklerin gelişimi için oldukça zararlı. Sussanna Huh ve arkadaşlarınca 847 çocuk üzerinde yapılan araştırma, anne sütünün bebeklerin sağlığı için ne denli vazgeçilmez bir madde olduğunu açıkça ortaya koyuyor."
Emzirmenin annneye de çok sayıda yararı olduğunu dile getiren Zengin, emzirmenin oksitosin hormonunu uyardığından doğumdan sonra rahmin toparlanmasının ve emziren annelerin doğum öncesi aldıkları kiloları vermelerinin daha kolay olduğunun belirlendiğini belirtti.

EMZİRME, ANNEDE DEPRESYON GÖRÜLME RİSKİNİ DE AZALTIYOR

Doğum sonrası depresyonun da kadınlarda görülen ve onların en büyük hazzı olan annelik duygusunu yaşamalarını gölgeleyen bir hastalık olduğunu anlatan Zengin, emziren annelerde doğum sonrası depresyon ile meme ve yumurtalık kanserlerinin daha az görüldüğünü dile getirdi.
Zengin, hazır mamaların hem ekonomik hem de sağlık bakımından zararlı olduğunu, bu mamalarda anne sütünde bulunan besinlerin, vitaminlerin ve bağışıklığı güçlendiren maddelerin birarada bulunmasının mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
KAYNAK:
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1041038&Date=25.02.2011&CategoryID=118

11 Şubat 2011 Cuma

ALTUĞ İLE MISRANIN BULUŞMASI




 NASIL DA AKILLI AKILLI OTURUYORLAR DEĞİL Mİ??


MISROŞ UYUMA NUMARASI YAPIYOR. BİZE NASIL UYUDUĞUNU GÖSTERİRKEN..


MALZEME KUTUSUNUN ÜSTÜNE DE NE GÜZEL DE OTURDULAR. BİZİM Kİ YARAMAZLIKTAN SAÇLARINA BAKIN CEREYAN ÇARPMIŞ GİB!! 


 O GECE BİRDEN ASLILARA GİTMEYE KARAR VERDİK. ÇOK DA İYİ YAPMIŞIZ. HEPİMİZ KOCALARI BIRAKTIK. ÇOCUKLŞARLA ÇOK EĞLENDİK. ALTUĞ VE MISRA İÇİN DEĞİŞİKL,İK OLDU. BU ARADA ALTUĞ YÜRÜME İSTEĞİ HERZAMAN Kİ GİB TAVAN YAPTIĞINDAN DOLAYI ÖNCE BENİM SONRA DA ŞULE TEYZESİNİN POSASINI ÇIKARDI. MISROŞ DA ŞULE İLE DANS ETTİ. EĞER ÇEKTİĞİMİZ VİDEOYU EKLEMEYİ BECERİRSEM, MISRA AYNI ŞULE GİBİ OYNAMAYA ÇALIŞTI. TABİİ Kİ BİZLERDE GÜLMEKTEN BAYILDIK...


ŞULE TEYZESİ İLE BERABER...


SONUÇTA; PLANSIZ YAPTIĞIMIZ BU ORGANİZASYON DA ÇOK AMA ÇOK EĞLENDİK...

1 Şubat 2011 Salı

KARDEŞ EVE GELİNCE...

Bebek Eve Geldikten Sonra:


* Bebeğin eve geldiği ilk zamanlarda ilk çocuk aile içindeki statüsünü kaybettiğini düşünür. Herkes bebekle ilgileniyor, özellikle anne zamanının büyük bir bölümünü eve gelen küçük bebeğe ayırıyordur. Ayrıca geceleri de uykusuz kalan anne çok yorgundur ve ilk çocuğa, eskiden olduğu gibi zaman ayıramıyordur. Bu durumda babanın rolü çok büyüktür. İlk çocuğa ihtiyacı olduğu ilgiyi, sevgiyi vermelidir.


* Kardeş kıskançlığında en önemli nokta çocuğun bebek geldikten sonra artık eskisi gibi anne babası tarafından sevilip sevilmediğini düşünmesidir. Eğer ilk çocuk anne babanın tepkilerine, kendisine ve bebeğe olan davranışlarına bakarak artık sevilmediğini düşünüyorsa kardeşini daha çok kıskanacak, ona zarar vermek isteyecek, anne babaya karşı hırçın davranışlarda bulunacaktır. Ya da tam tersi bir reaksiyonla içine kapanacak, olaylara tepkisiz kalacak, kendi dünyasına çekilecektir. Eğer çocuk çok sessiz ise, kardeşine karşı hiç bir tepki vermiyorsa, sürekli çok uzun süreler kendi başına oynuyor, evdeki olan bitene ilgi göstermiyor, kısacası başka bir dünyada yaşıyor gibiyse mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Bunlar çocuğun bir depresyon yaşadığının belirtileri olabilir ve mutlaka terapi gerektirir.

* Eve bebeğin gelmesinden kısa bir süre sonra büyük çocuk gelişiminde geri adımlarolabilir. Altını tekrar ıslatma, emzik isteme, bebek gibi konuşma gibi davranışlarla çocuk tekrar bebek olma isteğini gösterebilir. Bu gibi durumlarda anne baba sakin kalmalıdır. Bu geçici bir dönemdir. Çocuğa gerekli ilgi ve şefkat gösterildiğinde bu dönemi atlatacak ve evde büyük çocuk olma statüsünü kabullenecektir.

* Büyük çocuk tekrar altına yapmaya baslarsa anne baba aşırı tepkilerden kaçınmalıdırlar. Bu çocuğun “Ancak bebek olursam benimle ilgileniyorlar” tahminini doğrulayacağı için , çocuğun bebek gibi davranmasını pekiştirecektir. Bunun yerine çocuk altına yaptığı zaman sakin bir ifadeyle “Tuvalete yetişemedin mi, olabilir bazen” demek yeterlidir. Çocuk tekrar altını bağlatmak isterse bu istek büyütülmemeli ve gerekiyorsa çocuğa bez bağlama kabul edilmelidir. Çocuk bunu büyük bir ihtimalle kabul etmeyecek etse de ilk denemede vazgeçecektir.

* Eğer altına yaparsan yine bez bağlarım gibi uyarılar çocuk için gurur kırıcıdır ve anne baba-çocuk arasındaki pozitif ilişkiyi zedeler.

* Çocuk tekrar biberondan içmek isterse, altının alınmasının, kremlenmesini isterse buna karşı çıkılmamalı ve aynı küçük bebeğe yapıldığı gibi büyük şefkatle ona da yapılmalıdır. Büyük çocuk bu şekilde istediğinde ona da aynı davranışların gösterildiğini görecek, sevildiğini hissedecek ve mutlu olacaktır. Anne babası tarafından sevilmesi için bebek olmasına gerek olmadığını anladığında ise bebek olma isteğinden vazgeçecektir.

* Anne ve babanın ilk çocukla yalnız başına zaman geçirmesi gereklidir. Çocuk hala anne babası için önemli olduğunu ona zaman ayırdığını hissetmelidir. Sürekli ağlayan bir bebek olmadan anne babasıyla oynayabilme, gezebilme imkanı yaratılmalıdır. Anne ve baba ayrı ayrı ilk çocuğa zaman ayırmalı ona hala sevildiği ve önemli olduğu hissi verilmelidir.

* Her ne kadar eve gelen bebek çok küçük, bakıma muhtaç ve savunmasız ise de ilk çocuk için de kolay bir durum değildir eve yeni bir kardeşin gelmesi. Bu nedenle ilk çocuğun da ihtiyaçlarının olduğu unutulmamalıdır. Küçücük bir bebek yanında ilk çocuklar birden anne babanın gözünde çok büyümüş gibi görünseler de ilk çocukların da ilgiye, sevgiye ihtiyaç olduğu hatta bu yeni dönemde daha çok ihtiyaçları olduğu unutulmamalıdır.

* “O küçük bir bebek, sen büyüksün” diyerek büyük çocuğun her şeye anlayış göstermesi beklenmemelidir. Rahat rahat oynayabileceği ortamlar yaratılmalıdır. Sürekli “Sus kardeşin uyuyor, yavaş” diye uyarı yapmak yerine çocukla bol bol dışarıya çıkılmalı, bebeği de bebek arabasına koymak suretiyle yürüyüşlere çıkılmalıdır. Böylelikle büyük çocuk sürekli dört duvar arasında sessiz olmak zorunda kalıp bunalmayacak, temiz havada rahat hareket etme imkanı bulacaktır. Bu ilerleyen zamanlarda kardeşler büyüdüğünde, tartışmaların çoğaldığı günlerde de mutlaka yapılmalıdır. Çocukları alıp dışarıya çıkmak herkesin sinirlerine iyi gelecektir.

* Küçük bebekler her ne kadar tatlı, sevimli de olsalar büyük çocuğun yanında sürekli bebekten bahsedilip, sürekli bebek ilgi odağı haline getirilmemelidir. Özellikle ilk başlarda buna çok dikkat edilmelidir. Özellikle eve gelecek misafirler önceden bu konuda uyarılmalıdır. Eve her gelenin direk bebeğe yönelmesi, hediyeler getirmesi, bebeği övmesi ilk çocuğun daha çok kıskanmasına ve kendisinin artık sevilmediğini düşünmesine neden olacaktır. Eve gelecek misafirlere büyük çocuğa da küçük bir hediye getirmesi rica edilebilir ya da anne baba evde birkaç küçük hediye bulundurup gelen misafirlerden bunları da büyük çocuğa vermeleri rica edilebilir.

İKİNCİ ÇOCUK GELİNCE...

Pabucunun dama atılma korkusu, kardeşi olan her çocuğun korkulu rüyasıdır. Aileye yeni katılan her çocuk,ailesinin sevgisini kaybedip kaybetmeyeceğini sorgular

Pabucu dama mı atılıyor ..?
Pabucunun dama atılma korkusu, kardeşi olan her çocuğun korkulu rüyasıdır. Aileye yeni katılan her çocuk,ailesinin sevgisini kaybedip kaybetmeyeceğini sorgular. Anne babanın tavrı ile çocuk, hala sevildiğini veya artık istenmediğini düşünür.
Pek çoğumuz kardeşlerle birlikte büyürüz. Aile içinde en uzun süreli ilişkimiz anne-babadan çok kardeşimizle gerçekleşir. Acaba bu ilişki gelişim şeklini nasıl etkiler?
Yeni bir bebeğin dünyaya gelişi, aile ortamını değiştirir. Anneyle ilk çocuğun ilişkisi yeniden şekillenir, çocuğun duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimi etkilenir.

AİLENİN YENİ BİR ÇOCUK KARARI

Aile artık çocuklu bir hayata alışmış, anne ve baba kendi rollerine adapte olmuştur. İlk çocukların erken çocukluk döneminde, temel bakımı veren kişinin ( anne, anneanne, bakıcı ) çok önemli işlevi devam etmektedir. Çocuk temel duygusal ihtiyaçlarını ve psikolojik gelişimine esas oluşturacak hammaddeyi bu ilişkiden elde etmektedir. Babanın fonksiyonu diğer bir kaynak olarak önem taşımakta, ilişkisel tamamlayıcılığı ile aile biriminin bütünlüğünü sağlamaktadır. Belki de ilk çocuk büyümüş, okul öncesi eğitime, hatta ilköğretime başlamıştır.

Artık ailede yeni bir üyenin katılımı için uygun dönemdir... Neler değişecekti..? İlk çocukta yaşanan zorluklar bu sefer tecrübeyle aşılabilecek midir..? İki kardeşin arasında neler yaşanacaktır..? Çocuğumuz kardeşini kıskanır mı..? Ailede gerekli rol dağılımı nasıl olacaktır..? Annenin yeni durumu ne olacak, babaya ek sorumluluklar düşecekmidir..?

Bütün bu sorular değerlendirilmeli ve mutlaka hazırlık aşaması geçirilmelidir. Çünkü ilk kez ailenin gündemine; ilk çocuğun sağlıklı adaptasyonu ve kardeşlerin uyumu girer.

KARDEŞİNİ NASIL KABUL EDECEK?

Çocuğun pabucu dama atılmıştır. Artık kendisinden daha çok ilgi çeken ve ihtiyaçları öncelikle karşılanan başka bir ufaklık vardır.
Hayatındaki bu önemli hayal kırıklığı, anne-babanın davranışları ile temel bir yol ayrımına giredecektir. Ya kabul edilebilir şekilde yumuşayacak ve kendisinin sevgiyi-ilgiyi kaybetmediğini hissedecektir ya da gittikçe keskinleşecek ve artık sevilmediğini hatta istenmediğini yaşayacaktır.
Bu uyum zorlukları ile ilk çocuk-ebeveyn arasındaki ilişki birbirine parelellik gösterir. Örneğin, bazı araştırmalar anneden çocuğa eleştirel, negatif davranışların farkedilir derecede arttığını, ilk çocukta ise talepkar ve zorlayıcı davranışların fazlalaştığını, ebeveynlerle çocuk arasında mutluluk verici biraraya gelişlerin sayısal olarak azaldığını ortaya koymuştur.

ARTIK YENİ BİR AİLEYİZ
Artık evde yeni bir üye var. Herkes için zor zamanlar başlıyor. Yapılan araştırmalar, ilk çocukların önemli ölçüde stres yaşadığını gösteriyor. Çoğunlukla yeni bir kardeşin gelişi ile ilk çocukta artan problemler arasında doğrudan bir ilişki vardır; uyku, beslenme, tuvalet problemi, içine kapanma, anneye bağımlılık geliştirme ve artan kaygı gibi... Yerine göre anneden geri çekilme, bağımsızlığın azalması, anneye yönelik talepkar ve olumsuz davranışların artması, sık ve yoğun olarak gözüyaşlı olma, anneye sıkıca sarılma ve yakınında olma isteği gibi yeni durumlar gözlenir. Bazı çocuklarda ise bir kardeşin doğması olumlu ve olgunlaştırıcı bir deneyim olabilir ve ailedeki bu geçiş stresli olmasına rağmen faydalı gelişir. Bu bakışı destekleyen araştırmalar çocukların daha yetişkin davranışı; yani yeme ve tuvalet davranışlarında bağımsızlık, gelişmiş dil becerisi gösterdiğini ifade ediyor. İlk bakışta olumlu görünen bu davranışların farklı bir yorumu da , çocuğun sevgiyi kaybetmemek için çok iyi, çok yardımcı, çok sevgi dolu ve istekli görünmeye çalışabileceği yönünde.
Anne-babanın birbirleri ile ne kadar iyi geçindikleri de, kardeş ilişkilerini etkiler. Eşler arasındaki düşmanca, çatışmalı ilişkiler kardeşler arasındaki olumsuz ilişkiyle bağlantılıdır. Bağlantının biçimi direkt veya dolaylı olabilir. Dolaylı etkilenmeye örnek olarak ebeveynler arası çatışmanın çocuğun ihtiyaçlarına yeteri kadar yanıt veremeyen, tutarlı bir disiplin tarzı gösteremeyen anne-baba davranışı verilebilir. Direkt etki ise ebeveynlerin çatışmasına tanık olmanın küçük çocukta yol açacağı stres ve rahatsızlıktır.

ÇOCUĞUMU KARDEŞİNİN GELİŞİNE NASIL HAZIRLAMALIYIM?

İlk çocuğun duygusal ihtiyaçlarının tam karşılanabilmesi için ilk 3 yıl anne sevgisinin yeni bir kardeşle kesintiye uğramaması önemlidir.
İkinci çocuk kararı verildikten sonra,özellikle anne, bir kardeşin gelişi ile ilgili yaşanmakta olan her aşamayı ilk çocuğa anlatmalı, yapılan hazırlıkları göstermeli. İlk çocuğun uyum sağlaması için gerekli geçiş döneminde yanında olmalıdır.

Kardeşin doğumuyla ilk çocukta görülebilecek olan, tamamlamış olduğu erken gelişim evrelerine geri dönüş davranışlarını ( parmak emme, yalnız kalamama, alt ıslatma ) tolere edebilmek gerekir.

Anne-babanı özellikle annenin çocuğuna sevgisini fiziksel ve sözel olarak ifade etmeye devam etmesi, ilk çocuğun yaşayabileceği gözden düşme tehdidine karşı sevginin sürdüğünü tasdik edecektir.

Kardeşin doğumundan sonra da anne gerçekçi olarak ilk çocuğuyla paylaşacağı zamanı ve şekli belirlemeli ve buna uymalıdır. Çocuk atlatılmamalı, ihtiyaçları ertelenmemeli ve tutulabilecek sözler verilmelidir.

Anne ve baba çocukların bakımında artan bir işbirliğine gitmelidir. Baba çocuklarla nitelikli zaman geçirmek için tutarlı olarak zaman ayırmalı,yaş grubunun özelliğine göre bakım, oyun, sohbet faaliyet paylaşımına olanak sağlamalıdır.

Büyük çocuğun yaş grubuna ve yetilerine göre,istekli olduğunda kardeşinin ihtiyaçlarında küçük işbirliklerine gidilebilir. Ancak bu durum, hiçbir şekilde yaşına uymayan bir beklentiye ve göreve dönüşmemelidir.

Temelde kardeş olsalar da,aynı ebeveynler tarafından yetiştirilseler de, iki ayrı insanın söz konusu olduğu, benzer yönleri olsa da çok farklı kişiliklerinin ve özelliklerinin olabileceği unutulmamalıdır.

Çocuklar arasında kıyaslama kesinlikle yapılmamalı, çocuğu utandıracak, üzecek, suçlu hissettirecek mesajlardan, şaka şeklinde bile olsa uzak durulmalıdır.