23 Aralık 2010 Perşembe

EMZİRME REFORMU SOBESİ...

EMZİRME REFORMU SOBESİ ( MİMİ)


Annelerimiz anne sütünün yararlarını bilmelerine rağmen nasıl emzirecekleri konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarından sütü yetmediği düşüncesi ile ek besinlere erken başlamaktadır.Bu ise bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemekte,sık sık hastalanmasına neden olmaktadır.Bu yanlış uygulamaların değiştirilmesinde sağlık çalışanlarına büyük görevler düşmektedir.
Çünkü ülkemizde her bebeğin doğumdan hemen sonra emzirilmeye ihtiyacı var.Annelerimizin emzirmenin yararları konusunda ikna edilmelerinden çok, nasıl emzireceklerinin öğretilmesine ve bunu uygulamak için desteklemeye ihtiyaçları vardır.Tüm sağlık çalışanlarının:her bebeğin doğar doğmaz emzirmeye başlatılması,ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi,emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi konusunda ortak mesaj kullanmaları emzirmenin devamlılığı ve daha sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için şarttır.
İşte bundan hareketle Emzirme Reformu başlatıldı. Emzirme manifestosu yayınlandı. Bu hareketi desteklemek, yaygınlaştırmak ve ulaşabileceğimiz herkese bunu ilterek farkındalık yaratmak en önemli amacımız...
Siz de eğer bu yazımı okuyorsanız aşağıdaki sorulara kendinizce cevaplaytıp, bize email atarsanız , her bebeğin anne sütü almasına katkı sağlarsınız..

(1) Türkiye'de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)

Ülkemizde emzirme oranı %95 olmasına rağmen çok erken dönemde ek besinlere başlanmaktadır.Sadece anne sütü ile beslenme oranı ilk üç ayda %10 a 6.ayın sonunda %1.3 e düşmektedir.

(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?

Ben bloğumda daha önceden de bahsettiğim gibi 33 hafta da çok acil bir doğumla , oğlumu dünyaya getirdim. şöyleki 30. hafta da erken doğum tehtidi ile hasateneye yatıp, 33. haftanın başında bebeğimin kalp atışı neredeyse yokken acil bir doğum yaptım. Bunu belirtmemein amacı; erken de doğursanız anne sütü ile bebeğinizi besleyebiliyorsunuz.Fakat benim kaygı düzeyim ve stresim o kadar fazklaydı ki ilk günlerde olan sütüm , ikinci gün bıçak gibi gitti. İlk 40 gün mama takviyesi ile bebeğimi malesef beslemek durumunda kaldım. Fakat anne sütü ile beslemeyi çok istemem, bıkmadan usanmadan emzirmeye çalışıp, sürekli sağarak 40 gün sonunda sadece 1-2 öğün mama vererek oğlumu büyütttüm. Sadece anne sütü vererek 6 ay besledim( 1-2 öğün günler ilerledikçe tamamen ortadan kalktı.).6 ay sonunda oğlum birden emmeyi kesti. Bundan sonra da ne kadar uğraştıysam, malesef şimdi emmiyor. Ama emziren anneleri gördüğümde içim hep buruk:((

(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?

Doğumum 33. hafta da olduğu için doğum öncesi iznim malesef yandı. Doğumdan sonra yasal izin olan 8 hafta izin yaptım. İşim o kadar yoğundu ki, ücretsi,z izin alamadım. Ve erkenden işe dönmek durumunda kaldım. Yani bebeğim , miadında yeni doğan bebekken , onu bırakıp işe gitmem, gerekti. O nedenle Emzirme Reformunun en büyük destekçilerindenim. devlet 6 ay sadece anne sütü derken, bir yandan 8 haftadan sonra işe başlamak zorunda kalmak çok büyük çelişki. Özellikle de prematür bir bebek sahibi iseniz bu durum iki misli yıkıcı oluyor.

(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?

Evet kullandım. fakat ücretsiz iizn alamadığım gibi, süt izinlerimide herzaman kullanamıyorum.

(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?

Evet.. Ben bir hastanede ve tüp bebek kliniğinde çalışmış olsam da , bu baskıyı hissediyorsunuz. Süt sağmak için odanıza kapandığımda bir hasta gelince, hadi toparlan hasta ile konuş, sonra tektrar sağmaya başal.. gibi hep sorunlar yaşadım. Bunun dışında ben süt iznimi hergün işten 1,5 saat erken çıkarak kullandım. Bu da herzaman hastane ortamında mümkün olamıyor. arada kaynayıp gidiyor..

(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?

Hayır, hç bir sıkıntı yaşamadım. istediğim heryerde, bebeğimin istediği heryerde emzirdim. O dönemde önemli olan bebeğimi emzirmekti, onun için hiçbir şeyi takmadım. Emzirme önlüğü, emzirme pançosu gibi birtakım emzirirken kullanılan kıyafetleri ben kullanamadım. Oğlum çok sıkıntılıydı. Ama bu tip kıyafetler artık annelerin işini çok kolaylaştırıyor. O nedenle bıu sıkıntıya düşmemelerini, kendilerini eve tıkmamalarını tavsiye ediyorum. Emzirme dünyanın en doğal şeyi...Ve bebeklerimiz her yerde her istedikleri yerde emmeye hakkları var...

(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?

Ben kendimde emzirme danışmanıydım. Fakat terzi kendi söküğünü dikemez mevzuu gibi kendi kendime hiç yardımım olamadı. Ama doğum yaptığım hastanedeki bebek hemşiresi arkadaşlarım bana bıkmadan usanmadan destek oldular. Ayrıca hastaneden çıkıp eve gittiğim dönemde de , her sıkıştığımda hastanedeki arkadaşlarımın desteği oldu. gerek biberonla beslemek gerek emzirme konusunda..Ayrıca lohusalık döneminde sağolsun etraftaki herkes bir emzirme danışmanı olup birsürü fikirler verdiler. O dönemde oğlumda emme refleksi tam gelişemediği için emmerken bir süre hep sıkıntımız oldu. O dönemde herkes fikir beyanediyor. Bir süre sonra ben doğum sonarsı depresyonuna girdim. Hayatımda hiç bu kadar zorlandığım bir dönem olmamıştı.

O dönemde de hamile kursumuzu beraber verdiğimiz psikolg arkadaşım Gonca'nın da bana desteğini gözardı edemeyeceğim. Olaylara bakış açımı değiştirdi. Var olan durumla nasıl başedebileceğimi öğretti bana . O nedenle böyle bir sıkıntı yaşadığınızda danışmanlık almaktan lütfen çekinmeyin!!

(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan "sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?

EVET!!!!!

Hem de nasıl..Zaten zor bir dönem yaşarken , etraftakilerin yorumları insanı gerçekten depresyona sokuyor. Her bebeği tebrik etmek için arayanın, ikinci kelimesi bebek emiyor mu? aa bu çok küçük..Sütün mü yetmiyor? Mama verirsin , neden? mama vermezsin neden?... gerçekten o dönemde bulaflar insanı çok yoruyor. Bence ilk 40 gün boyunca eve misafir kabul etmemek lazım. bebek anneye anne de bebeğe alışncaya kadar...

(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?

Emzirme Reformunu biliyorum. tüm kalbimle de destekliyorum..

Anne sütünün, hem bebek için hem de anne için ne kadar yaralı olduğunu tek tek anlatmaya gerek yok.. vücudumuz o kadar muazzam ki, anne sütü üretebiliyoruz. Malesef bunun kıymetini yeteri kadar bilemiyoruz. O nedenle Emzirme Reformu gerekli.. Bu farkındalığı arttırmak, her bebeğin anne sütü alma hakkını savunmalıyız!!

(10) Emzirme Reformu'nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için

http://emzirmereformu.com//

adresindeki formu doldurmanız yeterli.

Yukarıdaki soruları yanıtladıktan sonra, veri takibi yapabilmek açısından yazınızın linkini bilgi@emzirmereformu.com adresine gönderiniz.

(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98'i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar.

Yazımı okuyan beni tanıyan ya da tanımayan tüm arkadaşlardan bu sorulara cevap vermelerini rica ediyorum..Ayrıca http://benimrenklerim.blogspot.com/ bloğunun sahibi Çiğdem'i de sobeliyorum...

19 Aralık 2010 Pazar

ALTUĞ DÜN İLK DEFA YILBAŞI PARTİSİNE KATILDI...

Dün Nuturia annelerinden Mabel (Nehir) hazırladığı Cevahir Alışveriş merkezindeki Atlantis de hazırladığı bir yılbaşı partisine katıldık. Çok ilginçti, hiç kimseyi tanımıyorduk. Bloglarını takip ettiğim,o nedenle tanıdığım fakat hiç yüzyüze gelmediğim kişilerle ve onların bebişleriyle tanıştık.







Altuğ dün biraz huzursuzdu. Fakat hiç bu kadar çocuğun olduğu bir yerde olmamıştı.İlk gittiğimizde büyük bir şaşkınlık yaşadı.. Etraftaki balonlar Altuğ'unun çok hoşuna gitti..
Yankı bebekle tanıştı. Minderde onunla oynamaya çalıştı.Yankı da çok tatlıydı. Annesinin yazdığı bloğu uzun zamandır takip ediyordum. İlk karşılaştığımızda çok enteresan , sanki birbirimiz tanımıyormuşum gibiydi. Eşim de bu duruma çok şaşırdı.Çiğdem'in gebe kalışı, hamilelik süreci ve doğumu, Yankı'nın büyümesi..Hepsini biliyordum..
Yine Altuğ gibi prematür bir bebek olan Ayaz ve Annesi Burcu ile de tanıştık. Çok benzer hikayemiz olmasından dolayı , onun bloğunuda çok severek takip ediyorum..Onlarla da tanışmak beni çok sevindirdi..
Başka kimseyle tanışamasak da , Altuğ ve ben çok eğlendik..
Çok güzel pasta, börek, salata ve kekler hazırlayan annelerinde ellerine sağlık.. Herşey çok güzeldi...
Biz Noel babaya kalamadık.Altuğ'unun uykusu geldiği ve yemek yemediği için erken ayrılmak durumunda kaldık. Altuğ'uya aldığımız hediye de artık yılbaşı akşamına..
Bu organizasyonu yapan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz.Biz çok eğlendik..
Herkese sevgiler..

16 Aralık 2010 Perşembe

Emziren Anneler 18 Aralık'ta City'sde toplanıyor

18 Aralık'ta, City's Nişantaşı'nda EMZİRME REFORMU bir etkinlik düzenleyecek.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın da katılacağı etkinlikte emziren annelerin yaşadıkları sorunlara yönelik bir seminer düzenlenecek. Prof. Gökçay’ın “Yaşamın İlk 2 Yılında Çocuk Sağlığı ve Bakımı” imzalayacağı (ve gelirinin Çocuk Sağlığı Derneği‘ne bağışlanacağı) ve katılımcılarla bir de söyleşi gerçekleştireceği seminerin hemen ardından bir de toplu emzirme etkinliği gerçekleşecek.

 Program :
12:30 – 14:00 – Seminer, Hemşire Nilüfer Doğan ve Hemşire Nevin Yıldız

14:00 – 14:45 – Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın “Yaşamın İlk İki Yılında Çocuk Sağlığı ve Bakımı” adlı kitabının imzalanması ve katılımcılarla söyleşi

14:45 – 15:00 – Toplu emzirme etkinliği
 
Ben Orada olacağım.. Sizde bize destek verin ve orada olun!! Emzirsenizde Emzirmesenizde !!!!!

ALTUĞ ARTIK 11 AYLIK...

Altuğ artık 11 aylık...
Biraz size neler yaptığından bahsedeyim:

Koltuk destek alarak sıralıyor. hatta geçen hafta tutunmadan adım attı. desteksiz durduğunu farkedince dengesini kaybetti. Ama o an çok şaşırtıcıydı. Çok sevdiği oyuncağını uzağa koyduğumda tutunarak sıralıyor ve ona ulaşıyor.


Halen baba, dede diyor. ama konuşma da biraz tembeliz. Başka anlamlı kelimeler söylemiyor. ama ne istediğini bize o kadar güzel anlatıyor ki, bazen ben bile şaşıyorum. Su, yoğurt denildiğinde hemen anlıyor..

Oyun oynamayı çok seviyoruz. Saklambaç, aynaya bakarak konuşmayı çok seviyor.plastik kutuları üstüste koyduğumda onalrı dağıtmayı çok seviyor. Oyuncak sepetini önüne koyduğumuzda oyuncakları içinden boşaltıp, onarla oynamaktan hoşalnıyor. Camdan bakıp, yoldan geçen arabaları izlemeyi seviyor. Kuşalar bakmayı, oğlum bak kuş denildiğinde kafasını yukarı kaldırıp, bakıyor. çok komik, 20 gündür dilini farketti. Oğlum dilini uzat, dedildiğinde dilini dışarı çıkarıyor. Şu aralar burnun , ellerin, parmakların.. nerede oyununu oynuyoruz. Kablolar ve bizim laptoplarımız Altuğ efendinin en sevdikleri.. Laptobun kapağını açıp-kapamayı çok seviyor.Kitap okumaya her kalktığımızda alıp, onunla diş kaşımayı şu an için çok seviyor. Ama alışkanlığı olsun diye , hergün eline mutlaka kitaplarını verip, karıştırmaya çalışıyoruz. möüzik dinlemeyi ve annesiyel dans etmeyi çok seviyor. Mama sandalyesindeyken müzik duyduğunad ayaklarını oynatıp, ellerini şaklatmaya çalışıyor. O kadar tatklı oluyor ki..

İstemediği şeyler yapılınca veya istediği birşeyi vermediğimizde artık tepkisini koyuyuor. Sanırım biraz inatçı olacak. Elinden o istemeden birşeyi alırsak, kendini atıveriyor..Büyüdüğünde yandık sanırım..:))

Yürütecini yükseltip, içinde dik durup, etrafı seyrediyordu. Geçen hafta yürüteci indirdik.. Onunla istediği yere doğru hareket edebileceğini öğrendi. İlk tepkisi çok komikti. Heyecanlandı.. Ama bu durum tehlikeleri de ardından getiriyor. Çünkü direkt tv gidiyor, küçük adamm.. Bu dönemden sonra evde güvenlik önlemlerini almak gerek...

Bu ay Altuğ'a smart trike bisiklet aldık. Onunla ev içinde dolaşmaktan çok memnun .. yazı dört gözle bekliyoruz. Bisikletiyle caddelerde boy gösterecek...





Yemek yeme olayımız belli rutinde devam ediyor. Pütüklü şeyleri yumuşaksa yiyor. Eğer doymaya başladıysa o zaman bazen sorun çıkarıyor. Bizimle beraber sofrada oturmaktan çok keyif alıyor. Tok bile olsa , anne ve babasının tabaklarından tırtıklamaktan çok mutlu..Bardaktan su içmeyi seviyor. Suluklardan içmeyi beceremiyor. Bardağa su koyup, eline versek içecek, ama üstünü başını ıslatıyor. Kış olduğundan dolayı ben de korkur, bu konuda onu engelliyoruz. Bu davranışım belki hata...Geçenlerde köfte yiyorduk. onun önüne minik minik lokmalar yaspıp, koydum. Onlara bir güzel yedi.. muz ve mandalina karışımını halen çok seviyor. yoğurt vazgeçilmezi. Birşey yemek istemediğinde önünden yoğurt verince, Altuğ bu yoğurt , dersem hemen ağzını açıyor.Onun dışında sebze yemeklerinin içine et ve tavuk koyuyoruz. Arada balıkda veriyoruz. Ama bizim biraz ihmalimiz haftada iki kere balık veremiyoruz.Bunların dışında yemek ile ilgili çok büyük problemimiz yok..

Uyku düzenimizde de sıkıntı yok: Sabah 06:00-06:30 gibi sütünü içip, 07:30-08:00 arası uyanıyor. Biraz ayakta kalıp, yaklaşık 09:00-09:30 gibi 1 saat uyuyor. Ardından kahvaltı, oyun saat 12:30-13:00 arası 1 saatlik uyku , bu bazen yarım saaatte olabiliyor. Sonra öğle yemeği veoyun,16:00-16:30 arasıb-nda yarım saatlik kestirme. uyandığında ben eve gelmiş oluyorum.. Bol bol koklaşıp , oyun oynuyoruz. 17:00-17:30 civarı meyve yiyoruz. 18:30-19:00 arasında bazen yarım saat- 15 dakikalık enerjı uykusu uyursa, geceyi 24:00de bitiriyor. Yok uyumazsa 22:30 civarı huzuırsuzlanıp, uykuya geçişimiz oluyor.

gündüzleri uykuya hafif ayakat sallanarak geçiyor: biz eve geldiğimiz de kuacağımızda ya da kendi kendine uykuya geçiyoruz.. Yatağı bizim yatak odasınad. kendi yatağında yatıyor. Eğer kendi odasında olsa da çok sorun olacağını düşünöüyoruz. bizim yatağımızda yatmayı çok sevmiyor. Uykusunda çok döndüğünden, bize çarptığında uyanoyor. O nedenle düzenin bozmayıp, yatağınada uyutuyoruz...