24 Eylül 2012 Pazartesi

Okul çağı çocuklarının %25'inde kansızlık problemi var!


Özellikle çocuklarda hızlı bir büyüme ve gelişmenin olduğu okul çağlarında yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı gelişim ve büyümenin devamlılığı, artan enerji ve besin öğeleri gereksinimin karşılanması yanında beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının oluşmasının engellenmesi adına da önemlidir. Yanlış veya yetersiz beslenme alışkanlıkları zayıflık ya da şişmanlık, diş çürükleri, kansızlık, kemik bozuklukları ve iyot yetersizliği gibi önemli hastalıklara sebebiyet verebilir.
Kahvaltı günün en önemli öğünüdür!
Sabah okula yetişme telaşı, erken kalkma nedeniyle görülen iştahsızlık, aç hissetmeme, biraz daha fazla uyuyabilme, kilo vermeye çalışma veya tüketime hazır bir öğünün olmayışı gibi nedenler öğrenci ve öğretmenlerin kahvaltı öğününü atlayarak güne kahvaltısız başlamalarındaki belli başlı nedenlerdir. Ancak kahvaltı günün en uzun açlığı olan gece açlığını takip etmesi nedeniyle biten enerjinin tekrar alınabilmesini sağladığı için günün en önemli öğündür. Gece boyunca devam eden açlığın ardından kahvaltı öğününü atlamak, kan şekerinin düşmesine ve buna bağlı olarak yüksek şeker ve yağ içerikli besinleri yeme arzusunun doğmasına, öğrenme ve konsantrasyon kabiliyetinin azalmasına neden olur.
Glikoz beyin için tek enerji kaynağı!
Kahvaltı, kan şekeri olarak bilinen glikoz için kaynak oluşturur. Glikoz beyin için en önemli ve tek enerji kaynağıdır ve bir depoya sahip değildir. Çocuk veya yetişkin her birey normal beyin fonksiyonları için yüksek oranda glikoza ihtiyaç duyar. Kahvaltı yapan öğrencilerin konsantrasyon ve öğrenme kabiliyetlerinin daha yüksek olduğu, anlama ve algılamalarının ve sonuçta da okul başarılarının daha iyi olduğu yapılan pek çok çalışmayla ortaya konmuştur. Kahvaltı yapan yetişkin bireylerde ise iş verimi ve gün içerisindeki performansın yapmayanlara oranla daha iyi olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan araştırmalarda kahvaltı öğününü tüketen öğrencilerin;
  • Sınıf içerisindeki başarısının daha fazla olduğu,
  • Kavrama yeteneklerinin daha iyi olduğu,
  • Problem çözme gibi konularda daha başarılı olduğu,
  • Beslenme bozukluklarından oluşan hastalıklara daha az yakalandıkları,
  • Kilo kontrolünü daha iyi sağlayabildikleri

belirtilmektedir.
Kahvaltı alışkanlığı çocukluk döneminde oluşur!
Çocukluk döneminde kazanılan alışkanlıklar yetişkinlik dönemindeki alışkanlıkların temelini oluşturduğu için kahvaltı yapma alışkanlığı edinmiş bir çocuk, öğrencilik hayatı boyunca bu alışkanlığını devam ettirme eğiliminde olacağından gelecekte sağlıklı bir yetişkin olarak hayatını devam ettirecektir. Yine kronik hastalıkların çoğu (şişmanlık, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi) çocukluk çağı kökenli olduğu için, çocukluk yıllarında bu alışkanlığı edinmiş bir yetişkin daha o yıllardan kronik hastalıklara karşı bir önlem almış olacaktır.
Bütün bunlardan yola çıkıldığında gün içerisinde sürekli ders dinleyen öğrencinin başarısında ve sürekli ders anlatan öğretmenin ders anlatabilme kabiliyeti ve performansında kahvaltının ne denli önemli olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
Kahvaltıda ne yenmeli?
Kahvaltının içeriği bireyden bireye değişmekle beraber genel olarak karbonhidrat kaynağı olarak çavdar veya tam tahıllı ekmekleri, kahvaltılık gevrekleri, sebze ve meyveleri içeren, protein kaynağı olarak peynir, yumurta, süt ve yoğurdu içeren, yağ kaynağı olarak zeytin, ceviz, badem, fındık gibi besinleri içeren, doğal reçellerle veya pekmez gibi sağlıklı besinlerle zenginleştirilmiş bir menü tüketilmesi önerilir. Evde kahvaltı yapma seçeneği olmayanlar için hazırlanabilicek sandviç veya tost servis-araba ya da okula gidince yapılmak üzere hazırlanabilir. Poğaça, simit, açma gibi besinler, hamburger, cheeseburger gibi besinler kahvaltı seçeneği olarak tercih edilmemelidir.
Okulda geçirilen süre uzundur ve kahvaltı öğünü gün boyu ihtiyaç duyulan enerjinin karşılanması için yetersiz kalır. Bu nedenle kahvaltı, ara öğünler ve tüketilen öğle yemeğiyle muhakkak desteklenmelidir. Ara öğünler için taze ve kuru meyveler, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar, kutu sütler veya doğal meyve suları taşınma pratikliği olan besinlerdir. Ev yapımı kek veya kurabiye veya sebzeli-peynirli poğaçalar veya mini sandviçler de ara öğünler için tüketilebilecek alternatiflerdir. Kahvaltı ve ara öğün verilen okullarda ise mönülerin içeriği muhakkak aileler tarafından kontrol edilmelidir.
Öğle yemeği için okul kantininden fast food besinlerin tüketimi yerine yemekhaneden veya evden götürülebilecek öğünler tercih edilmelidir. Okul kantininde satılan besinler arasına sağlıklı seçenekleri ekleyip (örneğin süt, ayran, meyve gibi) sağlıksız olanların kontrolünün sağlanmaya çalışılması yapılacak yiyecek seçimi içinde önemlidir. Okul yemekhanesinde sunulan yemeklerin ısı değerinin, sunumunun, temizliğinin ve içeriğinin uygun koşullarda olması kantinler yerine yemekhanelerin tercihinde önemli rol oynayacaktır. Evden yemek götürürken bozulacak, kokacak ya da yerken hijyen sorunu yaşatabilecek yemeklerden kaçınılmalı, tahıllı ekmekler ile hazırlanmış sandviçler (içeriğine hergün farklı bir malzeme katarak bıkkınlık önlenmelidir), taze ve mevsiminde meyve-sebze, söğüş yenebilecek sebzeler, kutu süt-yoğurt ve ayranlar, katkısız meyve suları, kuru yemişler, kuru meyveler gibi besinler tercih edilmelidir.

Okul çağı çocuklarının %25'inde kansızlık problemi var!

Okul öncesi çocukların % 15-17’sinde beslenme bozukluğu, okul çağı çocuklarının % 25’den fazlasında kansızlık problemi bulunmakta, öğrencilerin beslenme alışkanlıkları incelendiğinde %40’ının sabah kahvaltısı yapmadığı görülmektedir. Bu durumda günün büyük çoğunluğunu okulda geçiren öğrencilere ve öğretmenlere okullarda verilecek sağlıklı beslenme eğitimleri ile yeterli ve dengeli beslenme bilinci kazandırılmaya çalışılmalı, okul yönetimlerince kantin ve yemekhanelerde sunulan besinlerle ilgili kontrol mekanizmaları oluşturulmalı ve ailelerin sağduyulu yaklaşımı ve örnek davranışlarıyla bu konuya destek olmaları gerekmektedir.

İYİ CÜCELER İÇİN YEPYENİ KİTAPLAR VE ETKİNLİKLER…



İyi Cüceler Kitabevi, çocukların ve yetişkinlerin çocuk gelişimine uygun kitap, oyun, oyuncak ve etkinliklerle kültürel bir buluşma noktası oluyor.


İyi Cüceler’de Ekim ayından itibaren 0-14 yaş grubunu yeni kitaplar ve oyunların yanı sıra, çeşitli becerilerini geliştirecek ve onlara farklı bakış açıları kazandıracak etkinlikler bekliyor.
İyi Cüceler’de her Salı saat 11:00’de ve her Pazar saat 16:00’da kitap okuma saati düzenleniyor. Kitapları bazen İyi Cücelerin devleri, bazen gönüllüler okuyor. Kimi zaman da çocukların çok sevdiği yazarlarla imza günleri düzenleniyor. Okuma saatlerine katılım ücretsiz ve aksi duyurulmadığı sürece, her yaştan cücelere ve devlere açık oluyor.   

       


Okuma saatlerinin dışında aşağıdaki atölyelerde keyifli vakitler çocukları bekliyor.
-          Sağlıklı Kurabiye Atölyesi (1,5 yaş ve üzeri),
-          Tişört / Önlük / Çanta boyamaElişi atölyeleri (2 yaş ve üzeri),
-          Eğlenceli Bilim, DEDIO Yaratıcı Eller Atölyesiyle Ahşap Oyuncak Yapımı,EbruYaratıcı DramaÇerçeve Yapımı (3 yaş ve üzeri),
-          Origami (2-4 yaş ve 5 yaş üstü),
-          Marangozluk Atölyesi (5 yaş üstü için)
Günlük etkinliklerin yanı sıra Ekim’de İyi Cüceler’de yepyeni 2 uzun program başlıyor. 9 yaş üstü çocuklar için “Mimarlığa Küçük Adımlar: Bir Mekan Tasarlamak” atölyesi 4 hafta sürecek ve her ayın ilk Cumartesi günübaşlayacak.
3 yaş üstü için “Kil ve Seramik” kursu ise yine 4 hafta sürecek ve her ayın ilk Pazar günü başlayacak. Her iki atölyenin sonunda da çocukların ürettiği eserler sergilenecek.
Aylık etkinlik programlar İyi Cüceler’in internet sitesinde yayınlanıyor ve üyelerine E-posta, Facebook ve  Twitter yoluyla duyuruluyor.
Çocukların vakit geçirmekten büyük keyif aldığı İyi Cüceler’de her yaş grubu çocuk için doğum günü organizasyonu da yapılabiliyor.

İyi Cüceler Kitabevi
Caddebostan Plajyolu Sk. Selen Apt. 6A
Caddebostan-İSTANBUL

Bebegim Geliyor: BEBEKEŞYA KATKILARIYLA DOĞUM SONRASI BEBEK EĞİTİMİ...

Bebegim Geliyor: BEBEKEŞYA KATKILARIYLA DOĞUM SONRASI BEBEK EĞİTİMİ...: Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ...

18 Eylül 2012 Salı

P&G ve Migros, Sertab Erener’in ‘Teşekkürler Anne’ konseri ile anneleri kutluyor



Migros ve P&G “Teşekkürler Anne” kampanyası kapsamında 1500 anneyi çocukları ile beraber Sertab Erener konserini izlemeye davet ediyor. P&G’nin bugünün ve geleceğin olimpiyat sporcusu annelerine teşekkür etmek amacıyla Migros işbirliği ile 22 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta düzenleyeceği Teşekkürler Anne konserinde, çocuklar da kendileri için özel olarak oluşturulacak spor alanlarında keyifli vakit geçirecekler.



P&G, yaşamları iyileştirme amacı ışığında başlattığı Londra 2012 Olimpiyat Oyunları sponsorluğu kapsamında “Teşekkürler Anne” kampanyasını yürütüyor. “Annelerin Gururlu Sponsoru” olan P&G, sporcu annelerine ve onların nezdinde tüm annelere destek için başlattığı kampanya kapsamında Londra 2012 Olimpiyat Oyunları’nda tüm dünyadan 10.000’den fazla Olimpiyat sporcusunun annesini ağırladı. Şimdi de Migros işbirliği ile 1500 anneyi çocukları ile beraber Sertab Erener konserini izlemeye davet ediyor.
P&G’nin bugünün ve geleceğin olimpiyat sporcusu annelerine teşekkür etmek amacıyla Migros işbirliği ile düzenleyeceği Sertab Erener Teşekkürler Anne konseri, 22 Eylül 2012, Cumartesi günü, KüçükÇiftlik Park’ta düzenlenecek. P&G ve Migros’un düzenlediği kampanya çerçevesinde Migros mağazalarından P&G ürünü alan tüketiciler arasında yapılan çekilişe belirlenecek 1500 anne, çocukları ile beraber bu özel etkinliğe katılacak.
P&G 10 yıl boyunca ‘Annelerin Gururlu Sponsoru’
2012–2020 yılları arasında 5 Olimpiyat Oyunu’nu kapsayan işbirliği çerçevesinde P&G ve markaları, önümüzdeki 10 yıl boyunca dünya çapından sporculara ve annelerine sponsor oluyor. “Annelerin Gururlu Sponsoru” P&G, tüm dünyada anneleri, sporcuları ve gençlik spor faaliyetlerini destekliyor. Kampanya, bugünün ve geleceğin sporcularını yetiştiren ve her zaman onların yanında olan özverili anneleri desteklemek ve onlara teşekkür etmek üzerine kurulu.

6 Eylül 2012 Perşembe

ALTUĞ'UNUN FAVORİ KİTAPLARI

Altuğ'unun bu aralar favori kitapları İş bankası yayınlarının çıkartmalı kitaplar serisi.Minicik bir resim üzerine yarım saat sohbet edebiliyoruz. Ona o kadar enteresan geliyor ki:))
Geçen haftalar da İnebolu'a arabayla gittik ve döndük. Ortalama olarak 7 saat vardık ve 7 saatte döndük. Bu kadar süre araba içinde çocuğun canı sıkılmasın diye aldığım kitaplardı. Küçüklüğünden beri çıkartmaları çok seviyor. Bunu bildiğim için tercih etmiştim.
Özellikle Arabalı olanlara bayıldı.
Çıkartmalı Arabalar Kitabım

Şu sıralarda evimizin etrafında sürekli bir tadilat söz konusu olduğu için dozer, kum arabası vb. ilgisi çok fazlaydı. Sağ olsun kitapta da dolu dolu vardı. Altuğ tüm yol boyunca çok severek çıkartmaları yapıştırdı. hatta yolda geçen tırlardan, kamyonlardan da bulup, yapıştırdık. Böylelikle bir sürü şey öğrendi. Özellikle çekici çok ilgisini çekti. Minnacık bir çıkartma üzerine herhalde 500 kere açıklama yapmışımdır.

Bunun dışında okula başlayacağımız için ''Okula Gidiyorum'' da aldım.

Okula Gidiyorum

Akşamları da şimdi bunu yapmaya çalşıyoruz. Hafta sonu çanta, suluk vb. oklu malzemelerini alacağız attık:))

Sizin de ilginizi çektiyse, çocuğunuzun seveceğiniz düşünüyorsanız buradan alabilirsiniz.




Nesquik, Uludağ’da düzenlediği kamp ile çocuklara ve ailelerine unutulmaz deneyimler yaşattı

 

Uzmanlar Diyor ki: Çocuklar İçin Beslenme Kadar Oyun da Önemli
Tüm ürünleri ve aktiviteleriyle çocukların sağlıklı ve mutlu büyümesini amaçlayan Nesquik, 9 - 13 yaş arası çocuklara ebeveynleri ile birlikte farklı deneyimlerin yaşatıldığı bir kamp olanağı sundu. Kamp boyunca birbirinden eğlenceli aktivitelerin yanı sıra çocuklara İngilizce eğitim verildi. Çocuklarıyla kampa katılan aileler de ‘çocuk ve yetişkin beslenmesi’, ‘çocuk gelişimi ve psikolojisi’ gibi konularda uzmanlarından bilgi aldı.  

Dünyanın lider beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi Nestlé, çocuk beslenmesinde köklü deneyiminin bir ürünü olan Nesquik markası ile çocuklara sosyal becerilerini geliştirmesi ve kendi yeteneklerini keşfetmeleri için eğitici ve eğlendirici bir yaz kampı hediye etti. Nesquik, bu yaz kampı ile büyüme çağındaki çocukların, zihinsel ve fiziksel gelişiminin önemine de dikkat çekmiş oldu.
Şanslı çocuklar 1 hafta boyunca Uludağ’da!
Okul dışı eğitim alanında 23 yıllık tecrübeye sahip “Geleceğin Yıldızları” ekibi ile iş birliğine giden Nesquik, çocuklar için hem eğlenceli hem de eğitici bir yaz kampı hazırladı. Kampa Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Sinem Olcay Kademoğlu da katıldı. (
27 Ağustos - 02 Eylül tarihleri arasında, Bursa Uludağ’da gerçekleşen eğitici yaz kampında, çocuklar, ebeveynleri ile birlikte Beceren Otel’de tam 7 gün konakladı. Kampa katılanlar gerek grup arkadaşları ile gerekse de bireysel yaptıkları aktivitelerle kamp boyunca eğitici ve eğlenceli saatler geçirme fırsatı yakaladılar.
Koçların gözetiminde gerçekleştirilen eğlenceli aktivitelerde yeni arkadaşlıklar kuran, özgüven kazanıp, takım çalışması ve takım ruhu oluşturma konularında kendilerini geliştirme imkânı bulan çocuklar, doyasıya eğlendikleri Nesquik kampından hayatları boyunca unutamayacakları anılarla evlerine döndü. Kampa katılan aileler, Nesquik’e yaşattıkları eşsiz deneyim için teşekkür ederken kampta yaşadıkları her andan büyük keyif aldıklarını ve beklentilerinin bile çok üzerinde olduğunu ifade ettiler.
Ailelere uzmanlardan beslenme önerileri…
Nesquik Yaz Kampı’na konuşmacı olarak katılan Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç; beslenmenin önemi, sütün besleyici özelliği, vitamin ve minerallerin çocukların büyüme ve gelişimindeki yeri ve yaş aralıklarına göre süt tüketimi konularında aileleri bilgilendirdi. Çocuklarda süt içme alışkanlığının erken yaşlarda oluştuğuna dikkat çeken İnanç, “Çocuklar gelişimlerinin büyük kısmını 1 – 13 yaş arasında tamamlıyor. Bu dönemde edinilen süt içme alışkanlığı hayatları boyunca devam ediyor” dedi. Neriman İnanç, ayrıca şunları söyledi: “Küçük yaşlarda yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığının kazanılması kalp, şeker gibi pek çok kronik hastalıktan korunmak için  çok önemli. Yıllar boyu severek süt içebilmek için çocukluktan başlayarak sütü severek içmek ve her gün iki su bardağı süt içmek dengeli beslenmenin önemli bir koşuludur. Sütteki kalsiyumun kemiklere yerleşebilmesi için özellikle egzersiz yapılması şarttır.’’
Çocuk Gelişimi Uzmanından Eğitici Seminer…
Çocuk Gelişimi Uzmanı Sinem Olcay Kademoğlu da kampta iki gün boyunca ailelere 9 – 13 yaş çocukların gelişim özelliklerini anlattı. Ayrıca 9-13 yaş grubu çocuk yetiştirme konusunda önerilerini de paylaşan Kademoğlu, duygusal zekâ, çocuklarda duygusal zekâyı etkileyen faktörler ve çocukların duygusal zekâsını geliştirmeye yönelik aktiviteler konusunda da aileleri bilgilendirdi. (Kendisinden de ilginç bir alıntı ekleyelim.)
Yabancı eğitmenlerden “yaşayarak ve eğlenerek İngilizce” öğrenme imkânı…
Kamp süresince her gün 3 saat İngilizce eğitimi alan çocuklar, gün boyu katıldıkları spor, sanat ve doğa faaliyetleri gibi etkinliklerde de “yaşayarak ve eğlenerek İngilizce” öğrenme imkânına sahip oldu.
İngiliz, Amerikalı ve Kanadalı öğretmenlerle yürütülen İngilizce eğitim programı, çocukların İngilizcelerini geliştirmelerine olanak sağladı.
Çocuklar, kampta aynı zamanda futbol, basketbol, beyzbol, voleybol, hokey, dart, langırt, masa tenisi, badminton gibi sportif faaliyetlerde bulunarak, sağlıklı beslenmeyi de öğrendi. Kampa katılanlar Uludağ‘ın yemyeşil doğal güzelliklerini keşfederek, mini diskoda dans ederek, define arayarak ve resim yaparak eğlendi.
Birbirinden eğlenceli yedi gün geçiren kamp katılımcıları kendilerine böylesine eğitici, eğlendirici ve öğretici bir deneyim yaşatan Nesquik’e müteşekkir olduklarını, kampta edindikleri kazanımları daima hatırlayacaklarını belirttiler.
NESQUIK Sütlü Çikolata Kaplı Gofret
Çocukların zihinsel ve bedensel gelişimleri, büyümeleri, koşup oynamaları ve yeni şeyler keşfetmeleri için sağlıklı beslenmeleri ve günlük ihtiyaçları olan enerjiyi, vitamin ve mineralleri besinlerden düzenli olarak karşılamaları gereklidir.  Nesquik Sütlü Çikolata Kaplı Gofret zengin kalsiyum ve süt içeriğiyle çocukların büyümesini destekler.  1 adet NESQUIK®  Gofret günlük kalsiyum ihtiyacının %20’sini karşılar.   
NESQUIK Toz İçecek
Nestle Nesquik, vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş bir üründür. Çocuklara sadece sütü sevdirmekle kalmaz, sade sütün faydalarını da artırır. Nesquik'in lezzetli tadı sayesinde çocukların günlük süt tüketimi artar. Çocuklar için sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez bir bileşeni olan sütün tüketimini artırması ve içeriğinde çocukların gelişimi için şart olan magnezyum, D vitamini ve çinko bulunması, sütün Nesquik'li hazırlanmasındaki en önemli nedenlerdir. Çocuklara sütü sevdiren Nesquik, hiçbir koruyucu içermez, çünkü onlar bir kez büyüyecek. 
NESQUIK Aromalı Süt
Her gün düzenli süt ve süt ürünleri tüketilmesi çok önemlidir. 1 kutu (180ml) Nestle Nesquik Kakaolu Süt, çocuğunuzun günlük kalsiyum ihtiyacının 25%’ini karşılar.
NESQUIK Kahvaltılık Gevrek
Nestlé Nesquik Kahvaltılık Gevrek, her tanesinde inanılmaz Nesquik çikolatasının tadını içeren tek gevrektir. Çocuklar bu tada bayılır. Nesquik gevreğin içindeki lezzetli çikolatalı tam buğday ve mısır topları, kahvaltıyı çocuklar için daha keyifli hale getirir ve  daha fazla süt içmelerine yardımcı olur. Tam tahıllı Nesquik Kahvaltılık Gevrek vitamin, mineral, demir ve kalsiyum kaynağıdır.

Ders zili çalıyor, okul serüveni başlıyor... Çocuklar okuldan korkmasın...


 


Yeni eğitim- öğretim yılıyla birlikte taze zihinleri hayata hazırlayan bir dönem daha başlıyor. Milyonlarca öğrenci sınıflardaki yerini alırken, öğrencilere ilköğretim aşamasında kazandırılan özgüven, bilgi ve beceriler, sorumluluk sahibi sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri açısından büyük önem taşıyor. İyi bir eğitim hayatına başlangıç ise okuldaki ilk günden başlıyor. Özellikle okula yeni başlayan çocukların, hayatlarındaki bu önemli değişime alışmaya çalışırken yaşadığı sıkıntılar ve korkular, eğitim hayatının başından itibaren derin izler bırakabiliyor. Çocukların okula başlamadan önce hazırlanma aşamasında ise en büyük görev yine ailelere düşüyor. 
Okula hazırlık döneminin önemi hakkında görüşlerini bildiren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş, çocukların okula hazırlık ve alışma döneminde ailelere olduğu kadar öğretmenlere de önemli görevler düştüğüne değiniyor.  
 
Psikolog Hande Ertaş ; “Pek çok yerde okula yeni başlayan çocuklarda sıklıkla gördüğümüz bir sahne
var. Heyecanla ve sevinçle koşup sınıflarına giren çocukların yanı sıra ağlayan, annelerinin dizlerine sarılıp kopamayan, derse girse bile kaçıp gitmek isteyen, yerinde duramayan çocuklar oldukça fazla...
Okula başlamadan önce çocuklarımızın okul olgunluklarından yani zihinsel ve sosyal olarak okula hazır olup
olmadıklarından emin olmakta fayda var. Ana sınıfları bu süreç için idealdir. Çocuklar kurallı ve öğretim odaklı bir yaşama geçiş süreci yaşamaktadır. Çocuklarımızın okul öncesi süreçte bireyselleşmesinin desteklenmesi, küçük yaşlardan itibaren özgüvenin ve sosyal iletişim becerilerinin arttırılmasına
yönelik yönlendirmeler çok önemlidir. Bu şekilde çocuğumuzu okula hazırlayabiliriz.
Okula gidiş konusunda bir önceki yaz dönemi süresince olumlu ve heyecan uyandırıcı konuşmalar, okulda yaşanacak olumlu gelişmeleri çocuklarımıza anlatmak gibi eylemler, başlangıç için faydalı olacaktır.  Öte yandan küçük yaştaki çocuklar okula gidip iyi bir eğitim almaktan daha çok yeni çanta, kalem, önlük gibi araç-gereçlerle daha çok ilgilenecektir.  Bu nedenle okuma-yazma öğrenme hevesi de pekiştirilerek, ileride okuyabileceği renkli kitaplar önüne serilebilir.
Diğer taraftan öğretmen ile işbirliği okulun ilk yılında çok önemlidir. Okula başlama sürecinde çocuğumuzun korku ve kaygıları var ise, öncesinde ve sonrasında anneye aşırı bağlılık ve/veya okul fobisi geliştiyse öncelikle bu konuda öğretmen ile mutlaka işbirliği yapılmalıdır. Okul fobisi kendini gösterdiğinde ve
ailenin çabaları sonuçsuz kaldığında çocukta, öfkede artış, uyku, tik sorunları, alt ıslatma gibi problemler olabilir. Okul fobisi ciddi bir durumdur. Bir veya iki haftalık uyum süreci tamamlandıktan sonra devam eden
sorunlarda uzmana danışılmasında fayda vardır. Zira okul fobisinin sosyal fobiye dönüşümü olduğu bilinmektedir. Araştırmalara göre okul fobisi olan çocukların yüzde 40’ında sosyal fobi bulunmaktadır. Okula gitme konusunda sıkıntı yaşanıyorsa, çocuğun karnı ağrıyor, ağlamaları oluyorsa, anne-babalar bu konuda net olarak kesin bir şekilde çocuğun okula gitmesini sağlamalıdır.
Çocuk okul konusunda yüreklendirilerek güven duygusu desteklenmelidir. Çocuğun kendine güveninin yanı sıra ebeveynlere güveni de önemlidir. Çocuk anne-babasına geri döneceği konusunda garanti arar.Okula gitmeden önce yapılan uzun vedalaşma seremonileri çocuğun uzun süreli bir ayrılık kaygısını tetikleyeceğinden, kısa bir veda yeterlidir. Çocuk okula gitmek istememesi konusunda suçlanmamalı, durum büyük bir problem haline getirilmemelidir. Aksine çocuğun bu korkusu paylaşılmalı, çocuk anlaşıldığını hissetmelidir.
 
Bunun yanında çocuğa bireysel sorumluluklar verilerek özgüveni artırılabilirken, sosyal becerilerini geliştirme açısından okul dışı grup aktiviteleri de desteklenebilir. Okul fobisi geliştiren bir çocuğa okul ve öğretmenin de yaklaşımı önem kazanır. Çocuğun okulda yalnız hissetmesi engellenerek, özgüvenini geliştirme açısında basit sorumluklardan başlayarak ağır görevlere doğru gidilmelidir. Çocuk yapamayacağını düşündüğünde geri çekilecektir, bundan dolayı olumlu motivasyon ve okula özendirme çalışmaları daha yerindedir. Çocuğun sınıfa katılımı aşamalı olarak gerçekleştirilebilir, ancak çocuk mutlaka okula gelmelidir.” 

3 Eylül 2012 Pazartesi

OKULA DÖNÜŞ KÂBUS OLMASIN



Uzun bir yaz tatilinin ardından milyonlarca öğrenci okul için geri sayıma başladı. Peki, pek çok çocuk için özgürlük anlamına gelen tatilin bitmesi nasıl duygusal değişimler meydana getiriyor? Sorun yaşayan çocuklara nasıl davranılmalı? İşte DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü Uzman Psikolog Şeyda Özdalga’dan okula dönüşte hem öğrencilerin hem de ailelerin psikolojisini rahatlatacak öneriler…

03 Eylül 2012, İstanbul;
 
Okulların kapanması ile başlayan uzun yaz tatilini birçok öğrenci, ya aileleri ya da aile büyükleri ile dinlenerek, eğlenerek geçirdi. Yurt içi ve yurt dışında yaz kamplarına, okullarına giderek; spor, sanat, yabancı dil etkinliklerine katıldı. Denizin, havuzun, güneşin, sokakların keyfini çıkardı. Çoğunluğu, istedikleri saatte yatıp, istedikleri saatte kalktı. Yemek düzenlerini değiştirdi. Ancak tatil yakında sona eriyor. Üç ay boyunca öğrencilerin alıştığı özgürlük günleri bitiyor. Düzen, program, çalışma demek olan “okul dönemi” artık kapıda.
 
Bilinen yeni düzene geçişte çocuklarda, okulun başlamasıyla ilgili davranışsal ve duygusal sorunlar görülebildiğini anlatan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü Uzman Psikolog Şeyda Özdalga; ödevlerini erteleyen, yapamayan, arkadaş ilişkileriyle ilgili sosyal sorun yaşayan, akademik başarılarıyla ilgili öğrenme, dikkat problemi olan, öğretmenle ve okulla ilgili olumsuz anıları olan çocukların, şikâyetlerini dile getirmeye başlayabileceklerini belirtiyor.
 
Özdalga, “Yaz tatili boyunca çocuklar, televizyonun kumandasına daha çok sahip oldu, bilgisayar oyunlarıyla daha sınırsız oynadı. Bazıları tatil ödevlerini hemen bitirdi, bazıları bitirmek üzere, bazıları ise sonraya ertelediği için yetiştirememe telaşında. Bu nedenle; yüklü bir sınav temposuna hazırlananlar, tatilin eğlencesine doyamayanlar, isteksizler ve dersler, arkadaşlar, okul, öğretmenler gibi konularda endişe taşıyanlar bu dönemde sıkıntı yaşayabiliyor” diyor.
 
Uyum sağlamanın da kuralları var…
 
Keyifli ve rahat dönemden, sınır, disiplin, kurallar, sınav maratonu dönemine geçişte uyum sağlamanın da bazı koşulları olduğunu anlatan Özdalga, “Öğrencilerde görülebilecek, derslere adapte olamamak, dikkat, konsantrasyon ve ders performansıyla ilgili davranışsal sorunlar ile öfke, yorgunluk, isteksizlik gibi duygusal sorunların düzenlenmesi bazı koşullara bağlıdır. Okulu ve dersleri sevmeyenler, öğrenme, dikkat ve sosyal sorunlar yaşayanlar; okul kaygısını ve fobisini daha çok yaşamaktadır. Tatilde, planladıkları gibi hem dinlenip hem eğlenenler hem de ödev sorumluluklarını yerine getirenler daha rahat olurlar” diyor.
 
Uzun yaz tatili sonunda öğrencilerin; okulunu, arkadaşlarını, öğretmenlerini, sınıfını merak ettiğini, özlem gidermenin ve tatil anılarını paylaşmanın heyecanını da yaşadığını anlatan Özdalga, “Çocuklar bu dönemde, yavaş yavaş sıkılmaya başlayıp boş geçen zamanlarının yerine, okul dönemi boyunca uygulayacakları yeni kararlar almaya da başlar. ‘Arkadaş ilişkilerine daha dikkat edilecek, dersler daha dikkatli dinlenecek, ödevler daha düzenli yapılacak, sınav maratonu için hedeflere uygun çalışılacak’ gibi kararlar, onların okula uyum süreçlerinin destekleyicisi olur” diyor.

Peki, tatil sonrası en az birkaç hafta süren uyum sürecinin öncesinde ve sonrasında aile, öğrenci ve öğretmenler nelere dikkat etmeli? İşte DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü Uzman Psikolog Şeyda Özdalga’nın önerileri… 
 
• Okul dönemi saatine bedenin alışması için yatma ve kalkma saatleri; aşamalı olarak okul dönemindeki düzene sokulmalıdır.
• Okul kıyafetleri, kırtasiye ihtiyaçları öğrenci ile birlikte seçilerek, keyifle alınabilir.
• Tatil ödevlerini bitirmek, okula hazır hissetmesine yardımcı olacaktır.
• Ailelerin okul ile ilgili yorumları olumlu olursa, öğrencilerde bu bakışı benimsemeye alışır.
• Yeni okula başlayanlar, okulu önceden ziyaret edebilir.
• Son hafta, yazlık evden kışlık eve dönülmesi uygundur.
• Alınan kitapları, kırtasiye malzemelerini, odasındaki masa ve dolaplara kendisinin yerleştirmesi teşvik edilebilir.
• Odasında ve çalışma masasında daha çok zaman geçirebileceği aktiviteler yapabilir.
• Bir üst sınıfın kitaplarından, işleyeceği konuları gözden geçirebilir.
• Okul başladıktan sonra dersler ve günlük yaşam programlanabilir.
• Ders temposu her gün arttırılarak, ders çalışma veriminin de artması sağlanabilir.
• İstek olmasa da derse oturmak, derse başlamak öğrenciye yardım edebilir.
• Unutulan konularla ilgili paniklemeden, hatırlatıcı kaynaklardan yararlanılabilinir.
• Öğrencinin, aldığı yeni kararları odasında her zaman görebileceği bir yere yazıp asması, uygulamasına yardımcı olabilir.
• Öğretmenler ilk haftalarda daha esnek ve toleranslı davranabilir. 
• Televizyon ve bilgisayar oyunlarını, ödev sonrası kendilerine ödül olarak vermeleri, sorumluluklarını ertelemelerini önleyecektir.
• Devam eden akademik ve duygusal sorunların tespiti ve terapisi için bir uzmandan yardım alınabilir.

Bilgi için: www.dbe.com.tr